one- way

  1. tek yol
tek yönlü.
one-way traffic. a one-way street. Adjective
dönüşsüz, dönüşü olmayan. Adjective
gidiş, yalnız gidiş için muteber.
a one-way ticket to Ankara. a one-way trip. Adjective
atılan ambalaj
tek yollu trafik
yalnız gidiş bileti
tek yollu trafik
işe gitmekte olmak Verb
mesleğinde yükselmekte olmak Verb
dilenerek hayatını kazanmak Verb
çarpa çarpa ilerlemek, gözü kapalı/körü körüne gitmek.
yaşama biçimini değiştirme
kafa değiştirmek Verb
başına gelmek.
kendine yol açmak Verb
kalabalığı yararak ilerlemek Verb
itip kakarak yol açmak Verb
(a) (karanlıkta vb.) ihtiyatla/yavaş yavaş ilerlemek.
They felt their way down the dark passage.
(b) bocalamak, dikkatli davranmak, bütün dikkatini toplayarak hareket etmek.
He hasn't been in the job long and he's still feeling his way.
ihtiyatla bir anlaşmaya doğru gitmek Verb
kendine yol açmak Verb
bir şeyle mücadele etmek Verb
(kalabalıktan vb.) güçlükle/mücadele ederek kurtulmak.
kalabalıkta zorla ilerlemek Verb
bulup buluşturmak Verb
yolunu bulmak Verb
yalan dolanla kendine yol açmak Verb
bir yere zorla girmek Verb
bir eve zorla girmek Verb
hükümette bir mevkie yükselmek Verb
ne yapıp edip birinin mahremiyetine girmek Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
yoluna/karşısına çıkmak.
tuttuğunu koparmak Verb
sözü geçmek Verb
istediğini/tuttuğunu koparmak, (hile ile/ısrarla) istediğini elde etmek.
biriyle başa çıkmak Verb
duygularını tutamamak Verb
yola düşmek Verb
kendi yolunda gitmek Verb
kendi yoluna gitmek Verb
kafasının dikine gitmek Verb
kendi yoluna gitmek, bildiğinden şaşmamak, kendi bildiğini okumak.
çok uğraşmak/çaba harcamak, büyük zahmete katlanmak. (b) kasten/mahsus/bile bile yapmak.
huyunca gitmesini bilmek, ikna edebilmek, gönlünü yapmasını bilmek.
aklı başı yerinde olmak Verb
güçlü muhakeme sahibi olmak Verb
diş geçirmek Verb
birine yaptırmak Verb
kılıç vb ile vurarak balta girmemiş ormanda kendine yol açmak Verb
bütün engellere karşın yolunda gitmeye devam etmek Verb
bir bakıma
santim santim ilerlemek Verb
yol sormak Verb
itip kakarak öne geçmek Verb
birinin yoluna engel olmak Verb
bir iş hakkında tam bilgiye sahip olmak Verb
(a) ilerlemek, ileri gitmek, (b) başarmak, başarı sağlamak, muvaffak olmak.
dönmek, geri gelmek.
hayatta başarı kazanmak Verb
dünyada başarı kazanmak Verb
zorla içine girmek Verb
elinden geldiğince çabuk gitmek Verb
mümkün olduğu kadar çabuk eve dönmek Verb
yolunu şaşırmak Verb
yavaş yavaş/tedricen (çok az masrafla) istediğini elde etmek, gayesine ulaşmak.
şu veya bu şekilde Adverb
öyle veya böyle Adverb
tek yönlü yol
tek yönlü yol
tek istikametli yol
yalnız gidiş yolculuğu
tek yönlü yolculuk
kendine düşeni ödemek Verb
kendine düşen ödemek Verb
(a) hissesine düşeni ödemek, (b) mal bedelini) peşin ödemek, borca girmemek.
masrafını kendi ödemek.
engelleri yenerek kendine yol açmak Verb
bildiği/istediği gibi yapmak, canının istediğini yapmak.
US çamurda bata çıka ilerlemek Verb
çamur içinde bata çıka yürümek Verb
yoluna devam etmek Verb
kendine bir iş bulmak Verb
geldiği yoldan geri gitmek Verb
yolunu/çaresini bulmak.
istekli/muktedir olmak.
ne yapacağını bilmek
zorla/tehditle istediğini elde etmek.
omuz atarak kalabalığı yarmak Verb
kalabalıkta kendine yol açmak Verb
yola düzülmek Verb
kendi yolundan gitmek Verb
başkalarının öğütlerine kulak asmamak Verb
'ye doğru gitmek Verb
dil dökerek yolunu yapmak.
Bu da bir bakış açısı.
kalabalıkta kendine bir yol açmak Verb
ite kaka yol açmak, sokuşmak.
maharetle sokulup geçmek Verb
kalabalık içinden kendine bir yol açmak Verb
trafikte yol bulup ilerlemek Verb
epey başarı elde etmiş durumda
azimle ilerlemek Verb
yoksulluktan sivrilmek
birisinin gözüne girmek/sevgisini kazanmak.
güçlükle ilerlemek.
kendi çabasıyla okumak
kendi kazandığı parayla üniversitede okumak Verb
mesleğinde ilerlemek Verb
kalabalık arasından kendine yol açmak.